Kayıtlar

mustafa karataş'ın çaresizliğini hatırlayışlarımın diğer hatırlayışlarıma etkisi

pretty self-explanatory. yani yeterince güzelce kendini açıklayıcı. çok sık yaşadığımdan değil, aklıma çok kazındığından. yani aslında çok sık yaşıyorum ama kafamın içinde.  normalde alternatif tıpçılar çok rahat olur. bu buna birebir. bunu kaynat bunu kokla. hazır her şeyleri. çok spesifik şeylere bile çözümleri oluyor. kaynana sevgisizliği üzerine çıkan uçuklar mesela. der ki sarımsağı ütüleyip kaynanana okut sonra mahallenin en aktif çöp konteynerine at. ama bazen telefonla bağlanıp sik sik dertler sorular alırlar. orada adam çok terliyorum dedi bir keresinde. o tarifler, kendinden eminlik uçtu gitti. sanki telefondaki kişiyi alternatif tıpçı rakipleri yollamış gibi, sanki çok terlemek geçerli bir sorun değilmiş gibi adama sinirlendi. duş al dedi. adam habire terliyorum olmuyor öyle deyince ıslak mendille sil o zaman gibi bir şey dedi. işte ben bu olayı koltuk altımı ıslak mendille silerken hep kafamda yaşıyorum. diyorum ki ıslak mendil hiçbir işe yaramıyor. az önce ilk defa bu ...

laf kesen hamdi

bir süper kahraman düşündüm. siz aptalca bir şey söyleyecekken lafınızı kesiyor. süper gücü bulunduğu ortama uyum sağlaması. kimse sorgulamıyor laf kesen hamdi'yi bu kim diye. bir avm'de iş görüşmesindesiniz. siz tam "...tabii mağazacılık alanında kariyer düşündüğümden değil" diyecekken lafınızı kesiyor: bunun bir büyüğü var mı, diyor. arada gözü size uğruyor, yapma demeye çalışıyor; çok erken. siz bir bayanla sohbet ediyorsunuz. bayan nereli olduğunu söyleyince "size bağlı kaç tane köy vardır?" diye soracakken araya giriyor: buraya en yakın beyaz eşyacı neresi, diyor laf kesen hamdi. laf kesen hamdi sizi bu tür durumlardan kurtarsa da zayıf bir yönü var. üzülüyor. bir de çok sigara içiyor. sürekli bırakmayı deniyor. hatta bir keresinde bir buçuk sene içmedi. ama bırakamıyor. bu zayıf şahsiyetinin zayıf yönü bu sayılmaz. laf kesen hamdi üzülüyor. bir gün ölecek. kanser olacak. akciğerden. nasıl iletişim kurması gerektiğini bilmeyen insanların lafını kimse ke...

08504842138

beni aramanı istemiyorum. istediğim şeyler dışında bu. istediğim şeyler mutlu olmak. istemediğim şeyler beni bu numarayla veya benzer numaralarla araman. açtığımda hiçbir şey demeden kapatman. senden çok bıktım. bıkmadığım, az bıktığım, normal bıktığım şeyler var. bunlardan değil. çok bıktım. belki bunların hepsini bir bilgisayara yaptırıyorsun, manuel arayıp kapatmıyorsun. kapanmadan önce iki saniye bir boşluk oluşuyor. belki bunları kayıt altına alıp tek tek dinliyorsun. yalan yok. o kayıtlardan ben de isterdim ancak yarattığın hoş olmayan durum bence buna hiç değmez.  sen beni bu konuda olması gereken yasaları hiçe sayarak arıyorsun ya. bir keresinde kahve bittiğinde türk kahvesi french presste yapılır mı diye araştırmıştım. sana kıyasla anayasada yer almayan ve yer alması gerekmeyen bir kuralı bile araştırıyorum. türkiye'de internet siteleri bilgi açısından çok kötü çünkü türkiye'de bilgi kültürü çok genç. o yüzden ingilizce arattım ve diyordu ki turkish coffee is too small...

hayal

Resim
chrysler binası benim olacak. alt taraflar kira. iki bilemedin üç ofis katı benim çalışanlarıma ayrılmış. en üst kat benim yaşam alanım. ayrı bir çalışma alanı elli bilemedin altmış tane klonum var. onlar da çalışanım. kırk tane falan da dünyanın öbür yerlerinde kaymak gibi maaş artı harcırah alıyor. klonlar bilgisayarımdaki dosyaları uygun klasörlere koyuyor bana da söylüyor bu burada diye. klonların çoğu bütün gün kulaklıkla müzik dinliyor. oradan buradan rastgele bir albüm buluyor bütün gün dinliyor güzel şarkı var mı diye. sonra bazıları manita yapıyor. birkaç ay bakıyor bana uygun mu. hipergamisini test ediyor. en uygununu bana bildiriyor. karımla da böyle evleniyorum. bazıları bütün gün kitap okuyor. alt kattaki klon olmayan çevirmenler de farklı farklı oradan buradan buldukları kitapları okuyor. biri flemenkçe biri zellandaca. biri urduca. sonra türkçeye çevirip klonlara paslıyor. elli klon yetmeyebilir. hadi iki yüz klon. beş kat da toplam ofis. en alt kat yazılımcı. bana özel ...

odam

her uykudan uyandığımda odamda uyanırım. giydiğim her şey odamda olur. satın aldığım çoğu şey odamda durur. kimlik kartım hayatımın büyük çoğunluğunda odamda durur. yetmiş altı yıl yaşasam elli yıl sekiz ay odamda durmuş oluyor. odamın duvarları ben işsizken, param yokken, yalnızken üstüme üstüme gelir. odam neredeyse benden başkasını bilmez. odamda kimse bana zarar veremedi veremez. odamda güvendeyim. odamda yerim. odamda içerim içtiğim bütün suyun çoğunluğunu. zengin olsam odama bir sürü eşya alırım. belki şu ana kadar kazandığım bütün paradan fazlasını odamda duracak şeylere harcarım. dışarı bile odamın camından bakarım. bazen hoş hissederim. kar yağar dışarı bakarım, beyaz görürüm. gece bakarım portakal rengi ve karanlık. bilebilen bir şey olsaydı benim hakkımda her şeyi bilirdi. yıllar içinde ne kadar değiştiğim de gözünden kaçmazdı. odam bazen büyük bazen küçük. daha iyi başka bir oda bulsam taşınırım.